Aylık Rapor



Yeniden merhabalaaar. 

İnanın bütüüün bir aydır bu yazıyı yazmayı hayal ediyordum. Çünkü eğer bu yazıyı yazabilirsem hem ay sonu gelmiş olacak hem de 5'ten fazla kitap okumuş olacaktım. -yine az biraz gecikmeli oldu ama napalım- Bu nedenle tahmin edebileceğiniz gibi bu ay -sınavlar dışında- bomba gibi geçti benim için. Tam 9 kitap okumuşum. Evet, 9 kitabın bir ay için çok bir şey olmadığını biliyorum aslında ama inanın uzun zamandır, yoğunluktan mı desem tembellikten mi bilmiyorum ama bu kadar okuyabildiğim olmamıştı herhalde.

Sanırım biraz uzun bir yazı olacak. Çünkü kitaplardan bahsederken kısaca yorumlarını da yapmayı düşünüyorum. Aslında kitaplardan ayrıntılı olarak bahsedebilmek isterdim çünkü aralarında "aşık oldum" diyebileceğim derecede güzel kitaplar mevcut. Ama sizde biliyorsunuz ki blogger'da bir yazıyı hazırlamak saatler alıyor ve ben maalesef öyle bir vakte sahip değilim. Bir kaç kitabın yorumunu yazmaya başladım ama hep yarım kaldı ne yazık ki, ben de özet geçerek düşüncelerimi sizinle burada paylaşmaya karar verdim. 

Hazırmısınız? Neler okumuşum birlikte bakalım..

Locke Lamoranın Yalanları - Scott Lynch
Locke Lamora... Daha kitabı okumaya başlamadan önce baş karaktere isminden dolayı ısınmıştım zaten. Hatta sadece ben değil, elimde kitabı gören arkadaşlarım Locke Lamora, Locke Lamora deyip durdu. Kitabın başında önsöz niteliğinde Patrick Rothfuss'un kitap ve Scott Lynch hakkında güzel bir yazısı vardı ve onu okuduktan sonra kitabı bir an önce bitirmek için can atmıştım. Aslında, konu olarak değil belki ama yazarın yaratmış olduğu dünya bana sık sık Game of Thrones'u hatırlattı. Çünkü en son G.O.T okurken o dünyanın içine çekildiğimi hissetmiştim bir de Locke Lamora okurken oldu. Karakterleri ilginçti, hikayesi ilginçti. Valla buram buram özgünlük kokusu aldım ben bu kitaptan. Üstüne bir de sürpriz unsuru o kadar fazlaydı ki, bir ara kalbim dayanmayacak dedim. Yani kesinlikle çok keyif aldım okurken. Okuma listenizde bulunuyorsa ertelemeyin, yoksa da mutlaka ekleyin :)

Satranç - Stefan Zweig
Biliyorsunuz geçen ay Klasikler setini aldım ve alır almaz da hemen açılışı yapalım dediim. Hem ince olması hem de o sıralar yakın bir arkadaşımla beraber Satranç oyununa feci merak sarmış olmamız nedeniyle, -o derece ki artık rüyalarıma bile girmeye başladı- hal böyleyken iyi mi yaptık kötümü bilmiyorum ama Satranç'ı okumaya başladım ve bu kadar etkilenebileceğimi de ummuyordum doğrusu. Gerçekten hikayesi beni çok sarstı, üstelik arkadaşlarıma da okumaları için baskı yaptım ve hepsi de çok beğendi.

Yüzbaşının Kızı - Aleksandr Puşkin
Yine gözüme çarpan en ince klasiklerden biriydi :) Yalnız şansıma iki kitabın da dili oldukça sadeydi. Ay başında okuduğum ve bana göre çarpıcı bir kısmı olmadığı için şuan pek bir şey diyemiyorum ama sovyet dönemiyle alakalı bir kitaptı. Gerçekten çok samimi, içten bir aşk hikayesi vardı. 





Bin Muhteşem Güneş - Khaled Hosseini
Adı gibi "muhteşem bir kitap" Zaten Khaled Hossei'niden de daha aşağısını beklemezdim. Doğrusu bu kitabı hakkıyla yorumlayabileceğimi ve okurken bana hissettirdiklerini size aktarabileceğime inanmıyorum. Yalnızca şunu söyleyebilirim: Yazar yine okuyucunun bam teline basmış...Karakterleri öyle inandırıcıydı ki kitabı bitirdikten bir süre sonra bile onları gerçek hayattaymışçasına özledim, arada bir kendi kendime "Ah Meryem!" dediğim bile oluyor. 

Leylanın Evi - Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli'nin kalemini çok seviyorum. Çok net, asla yormuyor sizi. Hatta yakın bir zamanda "Kimin Nesi? Zülfü Livaneli" yazısını hazırlamak istiyorum ama bir iki kitap daha okumak istiyorum önce yazardan. Kitabın konusundan özellikle bahsetmek istiyorum çünkü (belki değildir) ama konusu bana çok lginç geldi. Genelde hep young-adult ve ergen kahramanları okuruz ya. Leyla'nın evi, (80 küsur yaşlarında olması lazım) İstanbul'da boğazda adeta kaledeki bir prenses gibi gözü de kalbi de güzellikten başka hiç bir şey görmemiş, evde özel hocalarla eğitim görmüş, piyano, fransızca v.b. bir sürü kurslar almış kültür seviyesi oldukça yüksek bir İstanbul hanımefendisinin hakkında rapor alınarak evinin elinden alınması ve sokağa atılmasıyla başlıyor. Sonrasında hikaye öyle farklı 4 karakterin etrafında dönüyor ki sanki rastgele kitaplara elinizi atmış ve tuttuğunuz ilk karakterleri aynı kitapta buluşturmuşsunuz gibiydi. 
*Öğrendiğime göre kitabın oyunu da varmış.

Gün Olur Asra Bedel - Cengiz Aytmatov
Sizinde daha önce hiç beğenmeyeceğini düşünüp çok sevdiğiniz kitaplar oldu mu? Benim pek olmazdı, ama oldu. Üstelik daha öncede belirttiğim gibi bir kaç gün önce olan sınavımda sorumluyduk bu kitaptan. Soru kitabın başkarakteri olan Yedigey hakkındaki düşüncelerimizdi. O an stresten çok bir şey gelmedi aklıma ama güzel bir şeyler yazabilmişimdir umarım. Kitap ilk başlarda çok sıkıcı gelmişti bana. Kocaman bir bozkır düşünün. Şimdi orada yaşayan ve bir aktarma istasyonunda çalışan bir avuç insan. Bir de başkarakterimiz orta yaşlarda bir aile babası, üstelik hikayeyi bir gün de anlatacak. Biraz kasvetli gelmiyormu? Şunu da belirteyim, kitap aslında Sovyetlerin yıkılışılıyla alakalı, dönemin sosyal ve siyasal olaylarından bahsediyor genel olarak. Ve son olarak gerçekten bir kitap ismiyle bu kadar uyumlu olabilirdi.

Bir Evlilik Komedisi - Sinan Akyüz

Sinan Akyüz'ü İncir Kuşlarından tanıyoruz bir çoğumuz. Bu nedenle öyle hüzünlü ve sarsıcı bir hikayeden sonra kesinlikle bu tür de bir kitap beklemiyor insan, en azından ben hiç beklemezdim. Geçen ay kitapyurdun'da Sinan Akyüz'den imzalı olarak satılıyordu kitap ve ben de o aralar pek yanaşacağım türde olmamasına rağmen bir şey beklemeyerek almıştım ama okuduktan sonra bir kez daha önyargılı olmamak gerektiğini anladım. Kitabın konusu o kadar klasik ki aslında bir anne, 30'lu 40'lı yaşlarda evlenmemiş 3 kız ve annenin damat bulma çabaları. Kitap tamamen bu konunun etrafında dönüyor. Ve anne figürü size baygınlık geçirtecek derecede kızlarına takmış, sabah uyanıyor ilk sözü kızlarına"koca bulmak" akşam yatarken son sözü "koca bulmak" Ama bazı diyaloglar, cümleler o kadar hoşuma gitti ki en çok etiket yapıştırdığım kitaplardan biri oldu.

İyi Kız - Mary Kubica
Son zamanlarda gerçekten muhteşem kitaplar okudum ve tahmin edersiniz ki üzerine İyi Kız'ı okumak oldukça yavan geldi bana. Bir kere altını çizecek cümle bulamadım kitapta. Tamam, orta halli şaşırtıcı olan sonuyla bir nebze toparladı ama kitap hakkındaki genel kanım, -belki biraz fazla iddialı ama- "bunu ben bile yazarım" yönündeydi :)



Dokuza Kadar On - Özdemir Asaf:
Şu sosyal medyada sık sık karşılaştığımız ve hatta artık o kadar yerleşmiş ki duyduğumuzda göz devirdiğimiz sözler var ya, bir çoğu Özdemir Asaf'a aitmiş meğer. İlk defa okuyor olsam kesinlikle çok güzel ama insan bir sözü kendi yazmışçasına ezbere bilince sanki çakmaymış hissi uyandırıyor. Ama kitaba yorumum kesinlikle kötü değil, olamaz. Şiirleri gerçekten etkiledi beni. Kısacık dizelere öyle derin anlamlar sığdırmış ki bir çoğunda düşünmekten beynim yandı diyebilirim. Tabii anlayamadıklarım anladıklarımdan hatta anladığımı sandıklarımdan daha çoktur muhtemelen :) Ne diyorum? Her neyse öyleydi işte :)


Benim söyleyeceklerim bu kadardı. Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Ve ortak okumuş olduğumuz kitaplar varsa yorumlarınızı bekliyorum :)

Yorumlar

  1. Aralarından sadece Satranç'ı okudum ve beni de çok etkilemişti kitap. Aytmatov okumaktan, ne yalan söyleyeyim biraz çekiniyorum. Sıkılırım, dili ağır gelir filan diye çok korkuyorum çünkü sevmeyi çok istiyorum.. Bizde de bir sürü kitabı var yazarın, elim gidiyor arada ama cesaret edemiyorum hiç.. İyi Kız o kadar mı kötüydü ya, çok abartmışım ben kafamda kitabı o zaman. Okumak için acele etmeyeyim o halde. Bence güzel bir ay geçirmişsin ya, ben altı kitabın üstüne çıkamıyorum bir türlü. Neyse ki yaz geldi! Bol okumalar diliyorum ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben yıllaar önce Toprak Ana'yı okumuştum Aytmatov'dan ve şuan kitap hakkında hiç bir şey hatırlamamama rağmen çok beğendiğimi anımsıyorum. Şimdi bir de üzerine Gün Olur Asra Bedel'e ön yargıyla yaklaşıp üzerine kitabı çok beğenince tamam dedim devamı gelir. Aslında fotoğraftaki devam kitabı niteliğinde olan Cengiz Han'a Küsen Bulut'a da başladım ama henüz bitiremediğim için ondan bahsetmek istemedim bu ay. Yani yazarı okumanı tavsiye ederim, dili de ağır değil zaten.

      İyi Kız hakkında olumlu mu düşünüyorum olumsuz mu bende tam çözemedim aslında. Kurgusu biraz basitti, dediğim gibi o kadar beğendiğim kitaplar okudum ki bu ay onların yanında çok sönük kaldı. Belki başka bir zaman da okusaydım daha ilginç bulabilirdim bilmiyorum :)

      Çok teşekkür ederiim, sana da bol okumalı güzel tatiller :)

      Sil
    2. Ben okumadım ama geçen ay Kitap Ağacı buluşmamızda Cengiz Aytmatov'dan Beyaz Gemi'yi çok övdüler. Hatta Şeker Portakalı'ndan daha iyi diyen arkadaş oldu. Bir çocuğun ağzından anlatılıyormuş. Yazarı okumaya ondan başlayabilirsin Gözde.

      Sil
  2. Locke Lamoranın Yalanları benimde uzun zamandır okuduğum en iyi seri kitaplardan biri.. evlilik komedisini de merak ettim sizin yorumunuzdan sonra . sevgiler....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evlilik Komedisi'ni özellikle yoğun olduğunuz bir dönemde okumanızı tavsiye ederim. Hem gündelik sorunlardan uzaklaştırıyor hem eğlendiriyor :)

      Sil
  3. Benim için 9 kitap çok iyi. bu sene henüz 7 kitabı geçemedim ama haziranda geçeceğim inşallah. Okullar tatil olduğu için okuyacak daha çok zamanım olacak. Kendi rekorumu kırarım diye düşünüyorum :-)

    Locke Lamoranın Yalanları'nı o kadar çok kişiden duydum ki okuma listemin başına yazdım. Satranç'ı geçen sene okumuştum ve en sevdiğim on kitaptan biri seçmiştim. Gerçekten çok etkileyici bir kitap. O kadar beğendim ki yazarın bütün kitaplarını okumak istiyorum. Bin Muhteşem Güneş benim en sevdiğim kitaplardan biridir. İleride mutlaka tekrar okuyacağım. Bu kitabın benim için özel bir yeri var, blogumda yazdığım ilk yazı Bin Muhteşem Güneş'in yorumuydu :-) Bu yüzden bu kitap benim için hep özel kalacak. Leyla'nın Evi de Livaneli'den en sevdiğim kitaplarından biridir. evet, tiyatro oyununa uyarlanmış. Şehrime gelirse izlemeyi çok istiyorum. Gün Olur Asra Bedel'den biz de üniversitede sorumluyduk, bu sebeple okumuştum. Demek ki değiştirmemişler :-)

    Valla 9 kitap okumanı takdir etmiştim ama bu kitapların çoğu o kadar güzel kitaplar ki bir takdir de bunun için gelsin :-) Benim okuduğum kitap çok olduğunda genellikle okunması kolay, basit kitaplar çoğunlukta oluyor. Bu ayı iyi geçirmişsin. Darısı hazirana :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vay canına :o Yorumun uzunluğunu görünce o kadar mutlu oldum ki anlatamam :) Aslında her ay 5-10 arasında değişse okuduğum kitaplar gözüme az gelmeyecek belki ama istikrar yok bende. Üç ay birse birden dokuza çıkabiliyor okuma durumum :) Ben yazında çalışacağım için okuyabileceğimi zannetmiyorum ama hedef rekorsa tatilde bol bol güzel kitap yorumları okuyacağız öyleyse :)

      Locke Lamora gerçekten muhteşemdi, üzerine düşündükçe daha çok fark etmeye başladım bunu. Çok beğeneceğini umuyorum yorumunu da şimdiden merak ediyoruum. Aynı kitapları okuyup beğenmiş olmamız çok mutlu etti beni. Hepsi de muhteşemdi, gerçekten çok verimli bir ay oldu benim için, umarım böyle de devam eder :) (Bin Muhteşem Güneş yorumunu çok merak ettim, hemen gidip okuyacağım)

      Yaa :) Güzel yorumun, dileklerin, sözlerin için gerçekten çok teşekkür ederim, akşam akşam çok mutlu olduum^^

      Sil
  4. Mutlu olmana sevindim :-) Yorumumun uzun olduğunu fark ettim ama bu kendimi dizginlemiş halim. Çok uzun yazmayayım dedim, ortaya bu yorum çıktı :-) Okuduğun kitaplardan iyi Kız hariç hepsine söyleyecek bir şeylerim vardı çünkü. Sevgiler :-)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Vampire Diaries (Vampir Günlükleri) Tanıtım

Seninle Bir Ömür / The Longest Ride / Film Önerileri #1